Deprem Uzmanı Sütçü: Kahramanmaraş depremiyle ortaya çıkan enerji sebebiyle Doğu Anadolu buz kesecek

Kahramanmaraş merkezli yaşanan 2 depremin Türkiye'nin en büyük depremi olarak nitelendirilebileceğini söyleyen Deprem Uzmanı Kadir Sütçü, deprem ile meydana çıkan enerji sebebiyle hava sıcaklığını düştüğünü, Doğu Anadolu'nun bu yıl adeta buz keseceğini, Bitlis'te 15 metre kalınlığına kadar kar yağışının olabileceğini beklediklerini ifade etti.

Youtube Kanalı
Youtube Kanalı
Abone Ol
Deprem Uzmanı Sütçü: Kahramanmaraş depremiyle ortaya çıkan enerji sebebiyle Doğu Anadolu buz kesecek

Kahramanmaraş'ta yaşanan depremin beklenen bir deprem olduğunu, bu depremin şimdilik İstanbul depremini tetiklemediğini, Yunanistan, İtalya, Romanya gibi ülkelerde yeni bir depremin oluşmasını tetikleyebileceğini belirten Sütçü, bu senaryonun gerçekleşmemesi halinde Denizli, Afyon veya İzmir bölgelerinde bir deprem oluşabileceğini kaydetti.

"Ocak ayında beklenen 6.5 şiddetindeki deprem gecikerek 1 puan artışla Kahramanmaraş depremi gerçekleşti"

Sütçü, "Depremler meteorolojik olayları meydana getirir tezinden yola çıkarak bu durumu açıklıyoruz. Sonbahar, ekim ve kasım aylarını geçerek ocak ayına kadar sürdü. Çünkü depremler öncesinden sıcaklığı arttırdı. Bu depremler sebebiyle kış mevsimi 22 Aralık'ta başladı ve ocak ayında hiç kar yağmadı. Ocak ayının son haftasına kadar kar yağmadı. 24 Ocak tarihinde 72 saat süre vererek Hatay'da 6.5 şiddetinde deprem olabileceğini yazdık. Bu süre biraz gecikince şiddeti de 1 puan arttı. Böylece bu depremin sıcaklıkla ilişkili olduğunu gördük." dedi.

"Depremin artçı sarsıntıları bir yıl sürebilir"

Dünya deprem istatistiklerine bakıldığında yaz veya kış ayrımı olmaksızın depremlerin yaşanabildiğini hatırlatan Sütçü, "7.7'lik depremden sonra 7.5'lik bir deprem daha meydana geldi. Bu 2 depremin artçıları da en az 6 ay sürecek. Ben bir yıl süreceğini tahmin ediyorum. Meydana gelecek artçıları takip ederek diğer depremlerin nerede meydana geleceğini dünya depremler sistemini takip ederek tahmin edebiliriz. Ancak dünya depremler sistemi 7.7'lik bir deprem meydana geldiğinde aynı boylamda 7.5'lik deprem meydana gelmiş oldu. Şu anda nerede deprem olacağını söylemek mümkün değil ama enlem olarak bakıldığında Yunanistan ya da İtalya istikametinde bir deprem oluşturabilir. Eğer ne Yunanistan ne de İtalya'da deprem meydana gelmezse bu kez enlem olarak Denizli, Afyon veya İzmir'de olabilir. Ancak şu anda böyle bir durum söz konusu değildir." diye konuştu.

"Son yaşanan 2 deprem yaklaşık olarak 130 atom bombasına eşit bir enerji ortaya çıkarmıştır"

Türkiye'de Kızıldeniz'den itibaren gelen fay hattı Osmaniye'de, depremin olduğu bölgede bir kavşak oluşturduğunu, bu sebeple yaşanan depremlerin daha yıkıcı olduğunu vurgulayan Sütçü, "Bu kavşak, Bingöl'den gelen ve Kıbrıs'ın güneyinden geçen kol ile birlikte üçlü bir kavşak oluşturuyor. Depremin büyük olmasının sebebi de bu üçlü kavşakta yaşanmasıdır. Buradaki deprem enerji birikimini boşalttı. Geçmiş tarihlerde buralarda mutlaka büyük depremler olmuş ki böyle bir deprem meydana geldi. Türkiye'de en büyük deprem 7.9 ile Erzincan depremiydi. Son yaşanan 2 depremin art arda yaşanması sebebiyle bu depremi Türkiye'nin en büyük depremi olarak nitelendirebiliriz. 7.2 büyüklüğündeki Van depremi 37 atom bombasına eşit bir enerji çıkarmıştı. Son yaşanan 2 deprem yaklaşık olarak 130 atom bombasına eşit bir enerji ortaya çıkarmıştır. Bu depremler sıcaklığı etkileyerek mevsimi değiştirdi." şeklinde konuştu.

"Yaşanan depremler kış mevsimini uzatacak: Bitlis'te 15 metre kar görebiliriz"

Depremlerle iklim elemanları arasında önemli bir ilişki olduğunu aktaran Sütçü, "Depremlerden önce sıcaklığı arttırıyor ama deprem sonrasında yaşanan artçılar soğutuyor. Depremlerin birbirine yakın artçılar sebebiyle Doğu Anadolu buz kesecek. İkinci bir afet dediğimiz durum yaşanacak. Şu anda kar yağışı başladı. Zannediyorum ki bu sene kış mevsimi mayıs ayına kadar uzayacak. Bitlis'te 15 metreye kadar kar kalınlığı görebiliriz. Şu andan itibaren Doğu Anadolu'da kapanacak olan ve 1-1,5 ay kadar kapalı kalabilecek olan tüm köy yolları için önlem alınmalı." dedi.

"İstanbul için şu anda bir deprem işareti yok"

Sütçü, "Deprem enerji boşalmasıyla meydana gelen sarsıntıdır ama dünya sadece sarsıntı ile ilgilenir, enerji boşalmasıyla ilgilenmez. Richter, 'ben sismograf aletimle depremin büyüklüğünü ölçerken çıkan enerjinin de büyüklüğünü ölçüyorum. Hiroşima'ya atılan bomba 6 büyüklüğünde bir depreme eşittir'  demiştir. 7 büyüklüğündeki bir deprem 6 büyüklüğünde olan bir depremden 32 kat fazla enerji çıkarır. Bu enerjiyi atmosferde takip ediyoruz. Yerden çıkan ısı ile yeryüzündeki ısının karşılaşması neticesinde sıcaklık farkından doğan rüzgârın hızı, yeryüzündeki partikülleri atmosferde yükseklere çıkararak bulut oluşturuyor. Bu bulutları takip ederek İstanbul depremini önceden tahmin edebiliriz. Şu anda İstanbul'da böyle bir işaret yok. Deprem olursa Romanya, Polonya, İtalya, Arnavutluk veya Yunanistan'da olabilir." diye konuştu.

"Binalar beşik gibi yapılmalı! Devlet örnek bina yaparak vatandaşa rol model olmalı"

Depremlerin bilinebileceğinin ilk, orta ve lisede ders olarak verilmesi gerektiğini vurgulayan Sütçü, "Ülkemizdeki fay hatlarının yüzeye yakın olması sebebiyle daha fazla sallama özelliğine sahip olduğunu bilmeliyiz. Ülkemizde büyük depremlerin meydana gelmemesi mümkün değildir. Türkiye'nin toprakları büyük depremler üreten bir fay sistemine sahiptir. Burada binaları yaparken beşik gibi yapmalıyız. Sallandığı zaman yıkılmamalı. Kahramanmaraş ve diğer 10 ilde binaların tamamı artçı depremlere dayanamıyor, dayanması da mümkün değildir. Çünkü yeri bir elek gibi eliyor. 11 şiddetinde bir deprem olarak değerlendirin. En son şiddet zaten 12'dir bu şiddette zaten ağaçlar da dayanmaz ve devrilir. Bu nedenle üniversiteler, akademisyenler, mühendisler, devletin yetkilileri bir araya gelerek Türkiye toprakları üzerinde nasıl bir bina yapılması gerektiğinin örneği oluşturulmalı ve vatandaş ta bu örneğe bakarak bina yapmalıdır. Kafasına esen herkes dayanıksız bir bina yaparsa hem kendisine zarar vermiş hem de devletin gelişmesini engellemiş olur. Devlet de vatandaşına bina yaparken sıkı kurallar koyacak. Eğer bu kurallara göre bina yapamıyorsa çadırda kalacak. Başka çaresi yok. Yoksa kendisine ve çocuklarına mezar yapmış olacak." şeklinde konuştu.