Veli Ağbaba: Okul Harcamaları Yüzünden Çocuklar Okula Gidemiyor
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Malatya İl Başkanlığında gerçekleştirdiği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 19 Eylül saat 17’de Malatya’da CHP il binası açılışı yapacağını ifade eden Ağbaba, Tunceli Milletvekili Polat Şaroğlu’nun da katıldığı basın toplantısında şunları ifade etti:
OKUL HARCAMALARI YÜZÜNDEN ÇOCUKLAR OKULA GİDEMİYOR
Geçtiğimiz gün okullar açıldı. Bir acı gerçekle daha yüzleşmek zorunda kaldık. Okul harcamaları tam beş kat artmış durumda. Kırtasiyeden servis ücretlerine beş kat artan okul harcamaları yüzünden okula gidemeyen öğrenciler var. Sosyal medyaya girin, yüzlerce öğrenci isyan ediyor. Her gün bizlere onlarca serzeniş, şikayet geliyor. Öğretmeninden, öğrencisine, servisinden, kırtasiyecisine kadar herkes bin bir dert yanıyor. Aileler ilkokul çağındaki çocukların defter kalem masraflarını karşılayamaz hale gelmiş. Bir top a4 marketlerde 100 lirayı aşmış. “Okul kitaplarını bedava yaptık” dediler, şimdi okula gitmek için evden adım attığın an yığınla para ödüyorsun. Türk Eğitim Derneği'nin araştırmasına göre, 675 bin çocuk okula gidemedi. Bu çocukların yaş ortalaması 14-17. Bu çocuklar nerede, bilen yok. Üniforma parası, kırtasiye masrafı derken çocuklar evde kalıyor. Çocukların servisle okula gitmesi de artık lüks oldu. Benzin ve mazota gelen art arda zamlar okul servisi fiyatlarını da artırdı. Sigortası, çalışanı, trafik tescili derken servis esnafı da mecburen fiyatları artıyor. Büyükşehirlerde fiyatlar 4-5 kat artmış durumda. İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde ortalama 250-300 lira olan servis ücretleri bu sene en kısa mesafe için 570-1000 TL’ye yükseldi. Bazı okullarda aylık asgari ücret kadar servis parası isteniyor. 10 yaşından küçük yüz binlerce çocuk sadece evinden okula gidebilmek için bir yılda on binlerce lira para ödemek zorunda kalacak. Ayrıca Malatya’nın hala birçok ilçesinde servis ihalesi yapılmış değil. Kuluncak’taki çocuklar okula başlayamamış, servis yok.
İŞSİZLİK FONUNDAKİ PARA KİME GİDİYOR?
İşsizlik Fonu denen bir fon var. İşsizlik sigortası fonu adı üzerinde işçilere işsiz kaldıklarında bu fondan iş bulana kadar ödeme yapılması için kuruldu. Ama bu fondan işsizler dışında herkes yararlanıyor. İşverenler, yandaş şirketler herkese fondan bol kepçe para dağıtılıyor. Ama işsize gelince fondan yararlanma şartı getiriliyor. Mart 2002 tarihinden 31 Ağustos 2022 tarihine kadar işsizlik fonundan 20 yılda işsizlere ödenen toplam para 48 milyar TL. Sadece 2,5 yılda işverenlere, yandaş şirketlere verilen teşvik ise 55 milyar 579 milyon TL. Bu yılın ilk 8 ayında işsize verilen toplam para 7,8 milyar TL. Yandaşlara fondan verilen para ise bu yılın ilk 8 ayında toplam 15,8 milyar TL. TÜİK verilerinde dahi 3,5 milyon işsiz varken, Ağustos ayında sadece 420 bin işsize fondan işsizlik ödeneği ödenmiş. 3 milyondan fazla işsiz Ağustos ayında ödenekten yararlanamamış. İşçinin kendi maaşından kesilen, işçinin kendi parası olan fondan işçi yararlanamıyorsa, fon kime kaynak olarak aktarılıyor, fondaki bu para kimlere peşkeş çekiliyor?
EYT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN ARALIK AYI NEDEN BEKLENİYOR?
Türkiye’de çözülmeyen sorunları Genel Başkanımız çözüyor. KYK borçlarının faizlerinin silinmesini de biz yaptık. Esnaf ve çiftçiler de borçlarının faizlerini sileceğimizi bilsin. EYT meselesini de biz çözeceğiz. Çalışma Bakanı EYT sorununun çözümü noktasında bir çalışma grubunun oluşturulduğunu, çalışmaların Aralık ayına kadar sonlandırılacağını açıkladı. Bu formüller nedir, ne değildir şu ana kadar hiç kimse ile paylaşılmadı. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre; emeklilik yaşının azaltılması veya yeni bir prim günü belirlenmesi ön görülüyor. Baştan söyleyelim emeklilikte yaşa takılanların sorunu yeni bir yaş şartı ve prim günü ödeme şartı ile çözülemez. Sorunun yeni bir yaş şartı çözmeye çalışmak, işi iyice yokuşa sürmek demektir, EYT’lileri aldatmaktır. Partimizin Emek Büroları olarak “Sosyal Güvenlik Sistemi ve EYT Çalıştayı”, 22 Ekim 2018 tarihinde, bu sorunun çözümü için önerilerimizi paylaşmıştık. Eğer iktidar biraz samimi ise Ekim ayında meclis açılır açılmaz bu sorun hemen çözülebilir. EYT sorunu hakkında önerimiz açık ve nettir.
4447 sayılı yasanın geçmişe dönük hükmünün iptal edilmesi, 9 Eylül 1999 öncesi sigorta girişi olanlar için emeklilik yaş şartının kaldırılması, yasa öncesi gerekli yıl ve prim gün sayısını tamamlayanlara emeklilik hakkının verilmesi gerekmektedir.
Emeklilik koşulları tüm yurttaşlar için yeniden düzenlenmelidir. Emeklilik yaşının kademeli artışına derhal son verilmeli; emeklilik yaşı, tüm yurttaşlar için ülke gerçeklerine uygun bir seviyeye çekilmelidir.
Emekli aylıklarının alt sınırı asgari ücret seviyesine çekilmelidir ve aylık bağlama oranları eski seviyesine getirilmelidir.
İntibak yasası gündeme getirilmeli, emekliler arasındaki maaş uçurumuna son verilmelidir.
SAĞLIK BAKANLIĞI VATANDAŞA “HASTA OLMA” DİYOR
AKP’nin en çok övündüğü sağlık sistemi çökmüş durumda. Randevu almak mümkün değil. Kanser hastasına bir yıl sonrasına randevu veriliyor. Kuyruk yok diyorlar. Kuyruk artık evde, telefonun başında. Hastaneler ameliyat malzemesi bulamıyorsunuz, peçete bile bulunamıyor. Merkezi Hekim Randevu Sistemi yani, MHRS de her gün ya çöküyor, ya bir şey oluyor. Şimdi Sağlık Bakanlığı yeni bir uygulama ile randevuya kota getirdi. Şimdi, hastanelerden 1 ayda en fazla 3 kez randevu alınabilecek. Nereden nereye geldik. Bunlar sağlıkta “çağ atladık, devrim yaptık” diye yıllarca masal anlattılar. Şimdi yalanları tek tek dökülüyor. Bakanlık resmen vatandaşa “hasta olma, hasta olursan da benden uzak dur” diyor. Kanser hastası var, engelliler var, kalp rahatsızlığı olan var. Bunlar ne yapacak? Bu gidişle AKP çözümü hastaneleri kapatmakta bulacak. Hastaneler olmazsa veya hasta olmazsa sağlık hizmetine de gerek kalmaz.
ERDOĞAN’IN MEKTUBUNU DAĞITACAK PERSONEL İLANI
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı KPSS şartı aranmaksızın geçici personel alımına başladı. Bu personeller ne yapacak? 26 milyon haneye ev ziyareti yapacaklar. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından, sosyal yardımlar için evleri ziyaret edecek memurlara Erdoğan’ın mektubunun da dağıtılması talimatı verildi. KPSS yok, yaş aralığı sıkıntısı yok, üniversite mezunu olmanız yeterli Göreviniz Erdoğan’ın mektubunu dağıtmak, propaganda yapmak Sosyal yardımları sanki Erdoğan kendi cebinden yapıyor. Bakan Derya Yanık’tan bir açıklama bekliyoruz. Devlet memurları parti militanlarınız mı? Zaten memur diye kendi yandaşlarınızla devleti doldurdunuz. Bir de parti çalışması yaptıracaksınız. Parti devleti deyince de dava açıyorlar. Tek Adam Sisteminin gelmiş olduğu nokta bu. Sadakate mülakata hayır diyoruz. Liyakat diyoruz. Malatya’da partimize oy çıkmayan yerlerde de vatandaş şikayetçi. AKP fakir fukara arasında ayrım yapmıyor, AKP’li de olsa, CHP’li de olsa fakir fukarayı işe almıyor. AKP sadece belli bir tarikata mensup, dayısı olanları işe alıyor.
SAVAŞ SÖYLEMİ EKONOMİK GÜNDEMİ UNUTTURMA AMACI TAŞIYOR
Erdoğan seçim yaklaştıkça klavyedeki tüm tuşlara basıyor. Yunanistan’da durum farklı değil, orada da seçim yaklaşıyor. İki popülist lider atışıyor. Erdoğan “bir gece ansızın gelebiliriz” diyor. Yunan Başbakanı Miçotakis yanıt veriyor. Yunanistan 12 adayı sanki yeni silahlandırmış gibi tepki gösteriyorlar. Sen 20 yıldır iktidardasın, daha önce niye hiç ses etmedin? Bunların iktidarını sağlamlaştırmak için yapmayacağı sinsilik yok. Seçim dönemlerinde karşılıklı yapılan sahte atışmalarla milleti kandıracağını mı sanıyorsun? Bu sahte düşmanlığı kimse yemiyor. Savaş söylemleriyle, ekonomik gündemi halkına unutturmak isteyen liderler kaybetmeye mahkumdur.
AKP İFŞA DÖNEMİNE GİRDİ
Erdoğan hep “çıraklık, kalfalık, ustalık” dönemlerinden bahsetti. Malı götürdükçe, yandaşı zengin ettikçe ustalaşıyorsun. Bunlar da ustalaştı, devleti kendi şürekasının aracı haline getirdi. Şimdi “ifşa dönemi” başladı. Nedir ifşa? İlan etmek… Artık başarısızlıklarını itiraf etmeye, ilan etmeye başladılar. Erdoğan geçen hafta bir müjde vermişti. “10 milyon icra dosyasını sildik; 2 bin lira borcu olan 5,5 milyon kişiyi icradan kurtardık” demişti. Bu ne demek? 2 bin lira borcu dahi ödeyemeyen 5,5 milyon insan var demek. Bu para 600 milyon dolara tekabül ediyor, Demirören’e peşkeş çekilen kredinin miktarının yarısı dahi etmiyor. Öte yandan Sağlık Bakanlığı ne yapıyor: Hastanede randevuya kota getiriyor. Bu ne demek? Randevu işini çözemiyoruz, doktor sıkıntısı var, hastaların ücretlerini karşılayamıyoruz demek. Özhaseki ne diyor: “Enflasyon biraz yüksek olabilir... Ekmek 1 lira alamıyorsunuz ama bugün 5 lira çok rahat alabiliyorsunuz”. Üstelik bunu et ve süte yüzde 30-35 zam geleceği gün söylüyor. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, “ENAG’ın verileri yanlış, bilimsel değil inanmayın” diyor. Bu ne demek? Biz TÜİK’in itibarını o kadar bitirdik ki, vatandaş TÜİK’e inanmıyor demek… Sosyal konut projesi açıklanıyor. 240 ay vadeyle 3 küsür bin liraya ev sahibi olmak müjde diye sunuluyor. Bu ne demek? Ekonomiyi öyle bir hale getirdik ki artık büyükşehirlerde 5 binden aşağı kiraya ev bulamazsınız. AKP’nin yeni döneminde daha onlarca itirafla, ifşayla karşılaşacağız.
GRİ PASAPORT SKANDALI YARGI SKANDALINA DÖNÜŞTÜ
Gri pasaport skandalı şu an adeta bir yargı skandalına da dönüşmüş görünüyor. Olayın gerçekleşme şekli, şüphelileri, delilleri, her şey ortada olmasına rağmen neden halen dava açılmadığını bilmiyoruz. Soruşturmayı uzatarak, ipe un sererek ortaya çıkan bu suçlar ve iddialar zamana yayılarak olay soğutulmaya, kamuoyu nezdindeki etkisi hafifletilmeye çalışılıyor. Olayın üzerinden bunca zaman geçmiş olmasına rağmen halen iddianame hazırlanıp sorumluların yargı karşısına çıkarılmamış olması başlı başına bir skandaldır ve kabul edilemez. Bilindiği üzere gri pasaport skandalının odağındaki 3 isim tutuklanmıştı. Bunlardan birisi yurtdışına bizzat giden, gri pasaportların çıkarılmasını organize ettiği iddia edilen, AKP’li Yeşilyurt Belediye Başkan Yardımcısı Bekir Karakuş, tutuklandıktan çok kısa bir süre sonra 4 Temmuz’da serbest bırakılıyor. Aynı günlerde Belediye Başkanı Mehmet Çınar hakkındaki soruşturma izni Danıştay kararı ile iptal ediliyor. Bu işin organizasyonunda yer alan AK Partinin eski Bingöl Servi Belediye Başkanı Ali Ayrancı ise son olarak 2 Eylül tarihinde serbest bırakılıyor. Olayın merkezinde yer aldığı ve doğrudan bu işi organize ettiği iddia edilen devlet görevlilerinin ve AK Partililerin tamamı ya serbest ya soruşturulamıyor. Olaydaki tek tutuklu Ersin Kilit’in Yeşilyurt Belediye Başkan yardımcısı Bekir Karakuş’a Almanya dönüşü 40.000 Euro para verdiği, bu paranın farklı isimler adı altında Yeşilyurt Belediyesinin Hayır çarşısı diye bilinen kurumuna bağışlandığı iddia ediliyor. Yurtdışı ayağındaki Ersin Kilit ise basına ve kamuoyuna yansıyan ifadelerinde kendisinin Türkiye’deki bir akrabasına verilmek üzere Bekir Karakuş’a 17.000 Euro verdiğini kabul ediyor.
ADALET AKP’LİLERE JET HIZIYLA İŞLİYOR
Skandalın merkezindeki Bekir Karakuş tutuklandıktan sadece günler sonra serbest bırakılıyor. Aydınlara, yazarlara, sanatçılara, muhaliflere bir türlü işlemeyen adalet AK Partililere jet hızıyla çalışıyor. Muhalifler, demokratlar aylarca yıllarca tedbir adı altında tutuklanıp cezaevlerinde çürütülürken Bekir Karakuşlara Ali Ayrancılara yani AKP’lilere adalet çok hızlı işliyor. Hatta öyle hızlı işliyor ki. İddiaya göre Ali Ayrancı’nın 2 Eylül günü tutukluluğunun devamına karar veriliyor. Bu karara aynı gün itiraz ediliyor ve yine aynı gün içerisinde yani 2 Eylül günü saat 16.55’de itiraz üst mahkemeye yetiştiriliyor. Ve Ali Ayrancı’nın 1 saat içerisinde serbest bırakılmasına karar veriliyor. Kararı veren hâkimin Ali Ayrancı’nın hemşerisi olduğu ve kararı verdiği gün izne ayrıldığı iddia ediliyor. Ali Ayrancı “delillerin büyük ölçüde toplanmış olduğu, tutuklukta geçen süre” gibi gerekçeler gösterilerek tahliye ediliyor, onunla birlikte bu işi yaptığı iddia edilen Ersin Kilit hakkında ise “delillerin henüz toplanmamış olması, işin önemi” gibi gerekçeler gösterilerek tutukluluk halinin devamına karar veriliyor. Yargıdaki çifte standardın ve Türkiye’de yargı bağımsızlığının geldiği durum açısından, trajik bir durumla karşı karşıyayız.
SKANDALIN ODAĞINDAKİ İSİM MALATYA’DAN İHALE ALDI MI, AÇIKLAYIN
İddiaların odağındaki Mehmet Çınar başkanı olduğu belediye hakkında bunca iddia varken derin bir sessizliğe gömülmüştür. Bugüne kadar yaptığı tek şey hakkında verilen soruşturma iznini dava açarak iptal ettirmek olmuştur. Mehmet Çınar geçtiğimiz günlerde ise tanık sıfatıyla ifade veriyor. Soruyoruz: Mehmet ÇINAR, insan kaçakçılığı dosyasının merkezindeki AKP’li eski Bingöl Servi Belediye Başkanı Ali Ayrancı’yı ne zamandan beri tanımaktadır? Bu şahısla kaç defa görüşmüştür? Bu şahısla Belediyede bir araya hiç gelmiş midir? Bekir Karakuş gri pasaport skandalından önce Bingöl’e hiç gitmiş midir? Bekir Karakuş bu yurtdışı organizasyonunu yapmak üzere yetkiyi kimden almıştır? Çevreye duyarlı birey yetiştireceğiz diye tanıtılan bu projenin tek amacı Başkan Yardımcılarının bir şirket sahibinin kesesinden yurtdışında gezmek dolaşmak istemesi midir? Ali Ayrancı bu olaylardan çok uzun yıllar önce Malatya’da herhangi bir iş yapmış ya da ihale almış mıdır? Ali Ayrancı’nın Bekir Karakuş ile eskiye dayanan bir ortaklığı var mıdır? Bütün bu sorular ve daha fazlası elbette er ya da geç gün yüzüne çıkacaktır. Bizler uğrunda yüzlerce km yürüdüğümüz adaletin peşinde koşmaya devam edeceğiz. Haksızlığa, işlenen suçlara kayıtsız kalmayacağımızı ve bu işin peşini bırakmayacağımızı bir kez daha buradan ilan ediyoruz.
ODA SEÇİMLERİNDE TARAFSIZ OLACAĞIZ
Bütün Malatyalı hemşehrilerimizi Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katılacağı 17 Eylül saat 17.00’deki il binamızın açılışına bekliyoruz. Buradan da davetimizi yapıyoruz. Malatya hareketli dönemler yaşıyor. Çeşitli seçimler var. Ticaret ve Sanayi Odası seçimleri var. Borsa seçimi var. Borsadaki ve ticaret odasındaki aday olan arkadaşlara başarılar diliyorum. Malatya’nın bugün sanayisinin de gelişmekte olduğunu ifade etmek istiyoruz. Malatya organize sanayisi Türkiye’de örnek fabrikaları barındıran önemli bir organize sanayi bölgesi. Ben hem yatırımcılara teşekkür ediyorum hem emek verenlere teşekkür ediyorum. Ancak şunu belirtmek lazım. Ticaret ve Sanayi Odası hiçbir siyasi partinin arka bahçesi olmamalıdır. Ticaret ve Sanayi Odası Malatya’da her kesimi temsil etmeli ve her kesimi kucaklamalı. Ayrıca bir şeyin daha altını çizmek istiyorum. CHP örgütümüz ve ben şahsen milletvekili olarak bu seçimlerde herhangi bir şeyi desteklemediğimizi ve tarafsız olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Tabi ki aday olan arkadaşlarımız var. Her iki gruptan aday olan dostlarımız var; ancak bu konuda Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinde partimizin tarafsız olacağını belirtmek istiyorum. Umarım Malatya için hayırlı sonuçları olur.